SOL SABİT
SAĞ SABİT
İstanbul
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63160.773$

Barış Gazeteciliği nedir? Ne değildir?

Barış Gazeteciliği nedir? Ne değildir?
Barış gazeteciliği kavramı her geçen gün daha da ihtiyaç şeklini almaya devam ediyor. Tanımı, temel prensipleri ve öncülerini inceledik. Ayrıca, barış gazeteciliğinin karşılaşabileceği engeller ve riskleri ele aldıkı. Barış gazeteciliği, medyanın savaş ve çatışma odaklı haberler yerine barışı, insan haklarını ve adaleti vurgulayan bir yaklaşımı ifade eder. Yazımızda barış gazeteciliğinin öncülerini de ele aldık. Ancak bu yaklaşımın karşılaşabileceği güvenilirlik zorlukları, erişim sorunları, medya tercihleri, siyasi baskılar, finansal zorluklar gibi engel ve riskler de vardır.
HEPİ HABER ÖZET ALTI

Barış gazeteciliği, savaş, çatışma ve şiddet yerine barışı, insan haklarını, adaleti ve diyalogu vurgulayan bir gazetecilik yaklaşımını ifade eder. Geleneksel medya genellikle çatışma ve şiddet odaklı haberlerle dolu olabilirken, barış gazeteciliği daha olumlu, yapıcı ve uzlaşmacı bir yaklaşım benimser. Bu tür bir gazetecilik, haberleri sadece olayların yüzeyine odaklanmak yerine, olayların nedenlerini, arka planını ve çözüm yollarını ele alarak sunmayı amaçlar.

Barış gazeteciliğinin temel prensipleri şunlar olabilir:

  1. Gerçek ve Denge: Haberleri tarafsız ve objektif bir şekilde sunmak, farklı perspektifleri değerlendirmek ve doğruluk kontrolüne önem vermek.

  2. İnsan Odaklı Yaklaşım: Haberlerde insanların yaşamlarına, haklarına ve deneyimlerine odaklanmak, mağdurların hikayelerini anlatmak ve insanların duygularını ve deneyimlerini yansıtmak.

  3. Çözüm Odaklı Habercilik: Haberleri sadece sorunları değil, aynı zamanda çözüm önerilerini ve barışçıl çözüm yollarını vurgulamak.

  4. Çeşitlilik ve Temsil: Farklı toplulukların ve görüşlerin temsil edilmesine önem vermek, medya aracılığıyla toplumsal diyalogu teşvik etmek.

  5. Önyargılardan Kaçınma: Haberlerde ayrımcılık, önyargı ve stereotiplere yer vermemek, dil kullanımına dikkat etmek ve haksız bir şekilde toplulukları ya da bireyleri suçlamaktan kaçınmak.

  6. Eğitim ve Farkındalık: Okuyucuları, izleyicileri ve dinleyicileri konular hakkında bilgilendirmek, anlayışlarını artırmak ve barışın önemini vurgulamak.

Barış gazeteciliği, toplumsal sorunların çözümünde medyanın olumlu bir rol oynayabileceğine inanır. Bu yaklaşım, haberleri sadece bilgi vermekle kalmayıp aynı zamanda toplumsal değişimi teşvik etmek ve barışı desteklemek için bir araç olarak görür.

 

BARIŞ GAZETECİLİĞİ'NİN ÖNCÜLERİ

Barış gazeteciliği kavramı ve yaklaşımı, çeşitli akademisyenler, gazeteciler ve aktivistler tarafından geliştirilmiş ve öncülük edilmiştir. İşte bu alanda öne çıkan bazı isimler:

  1. Johan Galtung: Norveçli bir barış araştırmacısı ve sosyolog olan Johan Galtung, barış gazeteciliği kavramını ortaya atmıştır. Galtung, medyanın sadece çatışmaları değil, aynı zamanda çözüm yollarını da vurgulaması gerektiğini savunmuştur.

  2. Jake Lynch: Avustralyalı gazeteci ve akademisyen olan Jake Lynch, barış gazeteciliği alanında önde gelen isimlerden biridir. "Peace Journalism Foundation" adlı bir organizasyonun kurucularından biri olarak barış gazeteciliğini teşvik etmekte ve bu alandaki çalışmaları desteklemektedir.

  3. Herbert Gans: Amerikalı sosyolog Herbert Gans, medyanın toplumsal etkilerini incelemiş ve barış gazeteciliği yaklaşımını desteklemiştir. Medyanın çatışma yerine uzlaşmayı ve çözüm yollarını vurgulaması gerektiğini savunmuştur.

  4. Steven Youngblood: Steven Youngblood, barış gazeteciliği alanında çalışan bir gazeteci ve akademisyen olarak bilinir. Youngblood, "Center for Global Peace Journalism"i kurmuş ve barış gazeteciliği eğitimi ve yaygınlaştırılması konusunda çalışmalar yürütmüştür.

  5. Wilhelm Kempf: Alman rahip ve yazar Wilhelm Kempf, barış gazeteciliği yaklaşımını "Gerechtigkeitsjournalismus" (Adalet Gazeteciliği) terimiyle tanımlamış ve medyanın adaleti ve barışı teşvik etmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Bu isimler, barış gazeteciliği alanında önemli katkılarda bulunmuş ve bu yaklaşımın gelişimine öncülük etmiş kişilerdir. Ancak unutulmaması gereken şey, barış gazeteciliğinin birçok farklı kaynaktan etkilendiği ve farklı yorumlarla geliştirildiğidir.

 

BARIŞ GAZETECİLİĞİ'NİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER VE RİSKLER

Barış gazeteciliği, olumlu ve yapıcı bir yaklaşım olmasına rağmen, çeşitli zorluklar ve risklerle karşılaşabilir. İşte barış gazeteciliğinin karşılaşabileceği bazı engeller ve riskler:

  1. Güvenilirlik ve Objektiflik Zorlukları: Barış gazeteciliği, olayları tarafsız bir şekilde sunmayı amaçlasa da, objektiflik ve güvenilirlik konusunda zorluklar yaşanabilir. Haberlerin objektifliğini korumak ve taraflı olmaktan kaçınmak, barış gazeteciliğinin önemli bir zorluğudur.

  2. Erişim Sorunları: Barış gazeteciliği, çatışma bölgelerine erişimde zorluklar yaşayabilir. Çatışma ve kriz bölgelerine girmek, güvenlik riskleri taşıyabilir ve gazetecilerin yaşamlarını tehlikeye atabilir.

  3. Medya Kuruluşlarının Tercihi: Geleneksel medya genellikle çatışma haberlerini daha çekici ve ilgi çekici bulabilir. Bu nedenle, barış gazeteciliği odaklı haberlerin öne çıkmasında zorluklar yaşanabilir.

  4. Siyasi Baskılar ve Sansür: Barış gazeteciliği, bazen hükümetler veya çeşitli gruplar tarafından sansürlenme veya siyasi baskılara maruz kalma riski taşır. Barışı teşvik eden haberler, bazı kesimlerce hoşgörü görmeyebilir.

  5. Finansal Zorluklar: Barış gazeteciliği projeleri ve yayın organları, finansman ve kaynak eksikliği ile karşılaşabilir. Bu, sürdürülebilirlik açısından bir risk oluşturabilir.

  6. Toplumsal Baskı ve Algı: Bazı topluluklar, barışçıl ve uzlaşmacı yaklaşımları olumsuz algılayabilir ve bu tür haberleri kabul etmekte zorlanabilir. Bu durum, gazetecilerin toplumsal baskıya maruz kalmasına neden olabilir.

  7. Uzmanlık ve Eğitim Gereksinimi: Barış gazeteciliği, geleneksel gazetecilikten farklı bir yaklaşım gerektirebilir. Gazetecilerin bu alandaki uzmanlık ve eğitim eksikliği, kaliteli barış gazeteciliği üretimini zorlaştırabilir.

  8. Etik Sorunlar: Barış gazeteciliği, etik sorunlarla karşılaşabilir. Örneğin, çatışma bölgelerinde taraflar arasında dengeyi sağlamak ve zarar gören tarafları korumak gibi konularda etik kararlar almak zor olabilir.

Bu zorluklara rağmen, barış gazeteciliği önemli bir misyonu yerine getirme potansiyeline sahiptir. Bu engelleri aşmak için eğitim, örgütlenme, finansal destek ve medya kuruluşlarının desteği gibi çeşitli stratejiler geliştirilebilir.

Kıbrıs Barış Gazeteciliği

KIBRIS MEDYASININ İKİ TOPLUM ARASINDAKİ UZLAŞMAZLIĞA YAKLAŞIM ŞEKLİ

Vasvi Çiftcioğlu, AB tarafından finanse edilen, Naci Talat Vakfı ve IKME tarafından yürütülen “Sesini Yükselt, Haklarını Savun” projesi çerçevesindeki küçük hibe programı kapsamında,  Kıbrıs’taki Gazeteciler İçin Pratik El Kitabı isimli eserde özellikle Kıbrıs konusuna da değinmiştir. Kitabın 8. bölümünde, şu ifadeler kullanılmıştır;

"Kıbrıs’ta yazılı medyanın ortaya çıkması, iki toplumun elitlerini karşı karşıya getirmiştir. Kıbrıs’ın ilk gazetesi olan ΚΎΠΡΟΣ (KIBRIS), 1878 yılında, adada başlayan İngiliz hakimiyetinin hemen sonrasında yayımlanmıştır. İlk Kıbrıs Rum gazetelerinde yer alan ENOSİS [Yunanistan’a bağlanma] gibi milliyetçi fikirler, Kıbrıslı Türkler tarafından tepkiyle karşılanmış ve ilk Kıbrıs Türk gazetelerinin yayınlanmasına vesile olmuştur. Papademetris ve Sophokleous’un da dediği gibi: “ilk Kıbrıs Rum gazetelerinin, milliyetçi yazılar yayımlanması ve Yunanistan’la birleşme talebinin sürekli olarak gündeme getirilmesi doğal olarak Kıbrıs Türk toplumunda endişe ve tepkiye yol açmış ve onlar da Kıbrıs Rumlarının taleplerine karşı çıkmak ve kendi menfaatlerini korumak amacıyla çeşitli yayınlar çıkarmışlardır”. Kıbrıs Türk medyası ile Kıbrıs Rum medyası tarihleri boyunca farklı işlevlere sahip olmuşlardır. Bununla birlikte her ikisinin de ortak özelliği, ‘milli mücadele’ aracı olmalarıdır. Bekir Azgın, Kıbrıs Türk basınının geleneksel olarak ‘dava gazeteciliği’ yaklaşımına sahip olduğunu belirtir ve ekler: “Gazeteci, biraz da politikacıdır, taraf tutar ve vatanı milleti kollayıp kurtarmayı kendisine hedef edinir”. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin eski başkanı Cenk Mutluyakalı, kısa bir süre önce yayımlanmış olan bir kitabın ön-sözünde, Kıbrıs Türk medyasının görevinin gazetecilikle sınır olmadığından bahsetmiş ve söyle demiştir: “Kimi zaman İngiliz sömürge yönetimine başkaldırının kalesi olmuştur Kıbrıs Türk Medyası, kimi zaman da toplumsal çatışmalar içinde bir moral kaynağı”. Papademetris ve Sophokleous, Kıbrıs Rum medyasının 1955-59 yılları arasında üstlendiği rol için de benzer ifadeler kullanarak ‘Pek çok Kıbrıslı Rum gazetecinin, aynı zamanda özgürlük savaşçıları [İngiliz Sömürge Yönetimi’ne kaşı] olduğunu söylemiştir’. İngiliz Sömürge Yönetimi’nden, bağımsızlık kazanıldıktan sonra, hem Kıbrıs Türk hem de Kıbrıs Rum medyası, kendi toplumlarının elitlerinin izinden giderek, tıpkı bugün olduğu gibi bir “milli mücadele” aracı olarak faaliyet göstermeye devam etmişlerdir. Başta Bekir Azgın, Mashoed Bailie, Sanem Şahin, Metin Ersoy ve Christophoros Christophorou olmak üzere birçok Kıbrıslı medya uzmanı, Kıbrıs medyasının iki toplum arasındaki çatışmayı/ uzlaşmazlığı körüklediğini söyleyen yayınlara imza attılar. Kıbrıs’ta barış gazeteciliği üzerine ilk akademik araştırma ise, 2003 yılında Süleyman İrvan’ın danışmanlığında Metin Ersoy tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak gerçekleştirilmiştir. Çatışma/uzlaşmazlık odaklı haberler üretmek, dünyanın her yerindeki medya kuruluşları için olduğu gibi Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk medyası için de daha fazla ilgi çekicidir. Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum medyası haberlerini genellikle kendi toplumlarının görüşü veya baskın ideolojileri üzerinden oluşturmakta olduklarından, ‘diğer tarafı’ suçlayıcı bir üslubu olan tek taraflı bir bakış açısı ortaya çıkmaktadır. Galtung bu yöntemleri ‘savaş gazeteciliği yaklaşımı’ olarak tanımlar. Bir anket çalışmasında, Kıbrıslı Türk gazetecilerinin %76,6’sının barış gazeteciliğini savundukları sonucu ortaya çıkmış olsa da, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum gazetecilerin ve her iki kesim medyası arasında yaşanan çatışmaya odaklandıklarını gösteren diğer birçok çalışma mevcuttur. Metin Ersoy, yakın bir zamanda (2010) yapmış olduğu çalışmasında, “Kıbrıs’ta yapılan haberciliğin barış inşasına katkıda bulunmadığını” ifade etmiştir."

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.